Ericsson pandemi sonrasında dijital dönüşümün nasıl devam edeceğini ve 5G’nin geleceğini ele alan iki ayrı rapor yayınladı. Ericsson Mobilite Raporu’na göre 5G abone sayısı her gün yaklaşık bir milyon artarak 2021 yılının sonunda toplam 580 milyon aboneyi aşacak. Aynı zamanda 5G’nin 4G ile karşılaştırıldığında aynı noktaya iki yıl daha önce gelecek.
Ericsson Mobilite Raporu’nun yanı sıra Ericsson ConsumerLab tarafından da “Kentsel Gerçekliğin Geleceği” adında, 5G’nin dünya genelindeki potansiyelinin değerlendirildiği bir başka rapor da yayınlandı. Bu rapora göre Türkiye’de covid-19 pandemisi sürecinde çevrimiçi eğitim yüzde 90; uzaktan çalışma ise yüzde 45 artış gösterdi. Gelecekte de uzaktan eğitim ve çalışmanın yüzde 48 seviyesine oturması öngörülüyor.
Bununla birlikte, 2025’e kadar günlük çevrimiçi alışkanlıklarımızın arasına iki yeni hizmet daha eklenecek ve pandemi öncesine göre çevrimiçi aktivitelere haftada 9 saat daha fazla zaman ayıracağız. Pandemi süreciyle birlikte orta düzey kullanıcılar da günlük yaşamlarında daha fazla çevrimiçi hizmet kullanmaya başlayarak ilerleyen dönemde orta ve ileri düzey kullanıcılar arasındaki boşluğun kapanacağı öngörülüyor.
Bu iki raporun öngördüğü sonuçlara göre;
5G, bugüne kadar en hızlı adapte olunan nesil olacak.
4G’nin geldiği noktaya 5G iki yıl erken gelecek ve bir milyar abone sayısını aşacak.
2025 yılına kadar günlük çevrimiçi aktivitelere eklenecek 2 yeni hizmetle birlikte çevrimiçi geçirilen süre haftada 9 saat daha artacak.
Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın, raporların bulgularını şöyle yorumladı:
“Araştırmamız 2021 yılının sonunda 5G abone sayısının yaklaşık 580 milyon olacağını ve 2026 yılında dünya mobil veri trafiğinin yarısından fazlasını 5G ağlarının taşıyacağını gösteriyor. 5G, hızlı iletişimin simgesi haline gelirken, pandemi sürecinde bağlantı hızının ne derece önemli olduğunu gördük. Bu da 5G’nin tüketicilere ve işletmelere sunacağı değeri daha da vurguladı. Araştırma, Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 57’sinin 2025 yılına kadar bir diploma almak veya becerilerini geliştirmek için e-öğrenme ve çevrimiçi eğitim programlarına yöneleceğini gösteriyor. Ayrıca tüketicilerin yüzde 53’ü çevrimiçi alışverişin fiziksel mağazaya gitmekten daha iyi bir deneyim olacağına inanıyor. Bu süreçteki en önemli değişikliklerden biri de yerel alışverişin önceliklendirilmesi: Tüketicilerin yarısı, kısmen çevresel kaygılar nedeniyle 2025 yılında genel olarak yerel ürünleri tercih edeceklerini belirtiyor ve bunun gelecekte bir norm haline geleceğini düşünüyor. 2025 yılına kadar Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 58’i yalnızca yerel olarak üretilen yiyecek ve ürünleri satın alacağını düşünüyor.”
Comments